39. Dönem 3. Bölgelerarası Toplantısı Samsun’da Başladı

39. Dönem Merkez Heyeti tarafından düzenlenen 3. Bölgelerarası Toplantı, Samsun Eczacı Odası ev sahipliÄŸinde saygı duruÅŸu ve Ä°stiklal Marşı’nın okunmasının ardından baÅŸladı. Hemen ardından Samsun’un tanıtım filmi izlendi.

26 Temmuz 2015 tarihine kadar devam edecek olan toplantının ilk gününde konuÅŸma yapan Samsun Eczacı Odası BaÅŸkanı Ecz. Onur Ferhat Karacan, Suruçta’ki katliamı ve Urfa’da iki polisin, Adıyaman’da ise bir askerimizin ÅŸehit edilmesini kınayarak sözlerine baÅŸladı. Karacan, böylesine güzel bir organizasyona ev sahipliÄŸi yapmaktan duyduÄŸu mutluluÄŸu dile getirdi ve toplantının verimli geçmesi temennisinde bulundu.

  1. Bölgelerarası Toplantı’nın açış konuÅŸmasını yapan TEB BaÅŸkanı Ecz. ErdoÄŸan Çolak ise konuÅŸmasında ÅŸunları söyledi;

‘DeÄŸerli Protokol, Eczacı Odalarımızın DeÄŸerli BaÅŸkan ve Yöneticileri, DeÄŸerli MeslektaÅŸlarım, DeÄŸerli Basın Emekçileri, 39 uncu Dönemin üçüncü ve son bölgelerarası toplantısını açıyorum. Hepiniz hoÅŸ geldiniz.

Samsun Eczacı Odamız, yetkin, dinamik ve çalışkan kadrosuyla gerçekten mesleÄŸimiz için göz doldurucu çalışmalara imza atan, bölgesinde adeta yıldız gibi parlayan bir odamız. Takip edebildiÄŸim kadarıyla son 2 yılda “EÄŸitim Günleri” adı altında eczacılara yönelik 13 eÄŸitime imza attı, Astım ve Koah, Koroner Arter Hastalığı ve Hipertansiyon, Diyabet,  SUT, Eczacılığa Ä°liÅŸkin Yasal Düzenlemeler, Ä°ÅŸletme Rehberi gibi eczacının baÅŸucu olacak kitapçıklar hazırladı. DüzenlediÄŸi panellerle, meslek içi eÄŸitimlerle, yayınlarıyla eczacının sürekli mesleki geliÅŸimine katkı saÄŸlayarak mesleÄŸimize ve saÄŸlığa deÄŸer kattığı için Samsun Eczacı Odamıza huzurlarınızda bir kez daha tebrik etmek istiyorum.

Sevgili meslektaşlarım,

SaÄŸlığın neferleri olarak bizler, emperyalizme, siyasal gericiliÄŸe ve artık iyice çürümüÅŸ bir yönetime karşı Mustafa Kemal Atatürk önderliÄŸinde ulusal kurtuluÅŸ mücadelesinin baÅŸladığı, özgür ve eÅŸit yurttaÅŸlık temeline dayalı bağımsız Cumhuriyet’e giden yolların döÅŸendiÄŸi Samsun’da olmaktan hepimiz büyük bir onur duyuyoruz. Bu vesileyle baÅŸta yeri doldurulamaz devrimci ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, milli kurtuluÅŸ savaşımızın önder kadrosunu ve neferlerini saygıyla ve ÅŸükranla anıyorum.

Değerli meslektaşlarım,

Bundan beÅŸ yıl önce OrtadoÄŸu’nun Gayrisafi Milli Hâsılası en yüksek, en geliÅŸmiÅŸ ve güçlü ülkelerinden bir tanesi olan Suriye’de bir iç savaÅŸ çıkacak deseler, hangimiz inanırdık? Bundan beÅŸ yıl önce OrtadoÄŸu’nun batısı, 19 uncu yüzyılın başından itibaren modernizmin beÅŸiÄŸi olmuÅŸ Mısır’da bir halk ayaklanması ve süre giden siyasal istikrarsızlık baÅŸ gösterecek deseler, ne kadar inanırdık? Bundan beÅŸ yıl önce Avro bölgesinin sonunun gelmesi ihtimali yakında belirecek deseler, büyük ihtimalle güler geçerdik.

DeÄŸerli meslektaÅŸlarım, bunu bir düÅŸünmenizi istiyorum. Türk Eczacıları BirliÄŸi baÅŸkanlığı sıfatının verdiÄŸi sorumlulukla bunu sizden rica ediyorum. Dünya her geçen gün, bazı insan grupları için, örneÄŸin Ezidiler, Kürtler, Araplar, sosyalistler, kadınlar, emekliler, iÅŸsizler ve gençler için yaÅŸama haklarının daha fazla ellerinden alındığı bir yer oluyor. Dünya her geçen gün barbarlığa doÄŸru sürükleniyor. Yunanistan’da geçinemeyen 77 yaşındaki emekli, intihar notunda “çöpte yemek aramaktansa ölmeyi tercih ederim” demiÅŸti. Mısır’da Arap devrimlerini baÅŸlatan kiÅŸi 25 yaşında iÅŸsizliÄŸi protesto etmek için kendisini yakarak öldüren Ahmet HaÅŸim El Said’di. Ve Åžengal’den kaçan Yezidi bir kadının aÄŸzından aktarıyorum: “Bir sürü kadın İŞİD’in eline geçmemek için intihar etti”.

Bu beÅŸ yılda ne deÄŸiÅŸti? Açıkça adını koyalım; kapitalizm 2008’de en büyük emperyalist ülkeyi en derinden sarsan krizi Malthusçu yöntemlerle, 19 uncu yüzyıl yöntemleri ile telafi etmeye çalışıyor. Koca kara Afrika’nın, insanlığın beÅŸiÄŸinin nasıl çöle dönüÅŸtüÄŸünü, yaÄŸmalandığını hatırlayacak olursanız, ÅŸu anda temiz suya ve yiyeceÄŸe ulaÅŸamayan koca kıtayı hatırlarsanız, bunun nasıl mümkün olduÄŸunu da gözünüzde daha iyi canlandırabilirsiniz. Barbarlık mümkün ve bugün çok yakın bir seçenek.

Koca bir insanlık dramının ortasında yaşıyoruz. Hükümetler, bu dramları durdurmakla ilgilenmiyorlar. IÅžID denilen, sosyolojik bir vaka deÄŸil sadece. Aynı zamanda politik ve ahlâki… Ä°nsan oluÅŸumuzun temelini sarsan bir olgu. Kendinden olmayanının kafasını kesebilecek kadar ırkçı ve barbar. Ve eÄŸer insanlık için durdurulmazlarsa gelecek onların olacak. Çok uzak bir geçmiÅŸten bahsetmiyorum. Jan Jak Russo’nun, Con Lok’un toplum sözleÅŸmesi öncesi diye tarif ettikleri, insanın insanın kurdu olduÄŸu durumdan bahsediyorum. Antropolojik olarak mümkün bir gerçekten bahsediyorum. Suruç’ta amaçları yardım olan 300 gencin ortasında patlayan ve 32’sinin aramızdan ayrılmasına, onlarcasının yaralanmasına neden olan o bombayı yapan ellerden, patlatan ellerden bahsediyorum. Yardım ve oyuncak götüren gencecik insanların canına kıymanın, masumları öldürmenin utancının ne ile kapatılabileceÄŸinden bahsediyorum. Adıyaman’da iki polisimizin ÅŸehit düÅŸmesinin yürek yangınından, açsından bahsediyorum. Ä°yiliÄŸin, barışın kazanması için, iyilikten ve barıştan yana olanların sadece seyretmesinin hiçbir anlamı olmadığı bir savaÅŸtan bahsediyorum. Bunu bir sivil toplum örgütünün, bir saÄŸlık meslek örgütünün baÅŸkanı olma sorumluluÄŸuyla söylüyorum. Bu savaÅŸta insanlığın kazanması için ne gerekiyorsa, elimizden ne geliyorsa yapmalıyız.

Sevgili meslektaÅŸlarım; gece denizde fırtına çıktığında karaya vuran denizyıldızlarını teker teker elleriyle denize geri atan çocuÄŸa sormuÅŸlar: Evladım, sahil upuzun ve denizyıldızları sayılamayacak kadar çok. Neyi deÄŸiÅŸtireceksin ki? Çocuk elindeki denizyıldızını fırlatırken yanıt vermiÅŸ: Bunun için çok ÅŸeyi.

Değerli meslektaşlarım,

BeÅŸ yıl önce söyleseler inanmazdık ama, Suriye’de yaÅŸanan iç savaÅŸtan kaçan 2 milyonun üzerinde insan, çok ağır ÅŸartlar altında, vatanlarından uzakta, yarı aç ve saÄŸlıksız bir ÅŸekilde yaşıyor. Güvenlik, en temel insan ihtiyacı. Bu nedenle açık kapı politikası uygulamamız da en temel insani hassasiyetlerin karşılık bulmasıdır. Ancak bu insanların insanlık onuruna yaraşır bir ÅŸekilde yaÅŸamlarını sürdürebilmeleri için uluslararası toplumun da harekete geçmesi gerekiyor. Bizim açımızdan da bu insanların ilaç ihtiyaçlarını karşılayacak tek tip bir sistemin kurulmasının zamanı geldi de geçiyor. Bu sıkıntının bir an önce ortadan kaldırılması ve Suriyeli mültecilerin ilaca eriÅŸim hakkının önünde ne kadar engel varsa hepsinin temizlenmesi gerekiyor. Eczacının ilaç vermesini engelleyen sözleÅŸme sorunları da buna dâhildir.

Değerli meslektaşlarım;

BeÅŸ yıl önce yine hiç kimse inanmazdı geliÅŸmiÅŸ bir ülkenin ilaçsız kalabileceÄŸine ama geçtiÄŸimiz günlerde Yunanistan Eczacıları BirliÄŸi’nden bir mektup, bir yardım çaÄŸrısı aldık. Daha önce ekonomi bakanı Kouvelakis de baÅŸka bir ÅŸekilde ifade etmiÅŸti. 2008 krizini hala atlatamayan Yunanistan’ın sadece dört ay yetecek kadar ilacı kaldı. Bunun anlamını düÅŸünebiliyor musunuz? Bunun anlamı eczacılığın yeÅŸerdiÄŸi, boy attığı topraklarda eczacılık yapmanın tarihte ilk kez olanaksız hale gelecek olmasıdır. Ä°laç yoksa eczacı da olmaz. Endüstrinin bizi mahkûm ettiÄŸi ÅŸekilde hazır ilacı danışmanlık hizmeti ile birlikte veren bir mesleÄŸin mensupları olarak hastanın tedavisinin yüzde 90’ını oluÅŸturan ilaçsız kalmak, hasta için tedavisiz kalmak demekse, eczacı için de mesleksiz kalmak demektir. Önümüzdeki günlerde bu yardım çaÄŸrısına karşılık verip bir ilaç kampanyası yapmayı umuyoruz. Sizlerin de bu çaÄŸrıya, Avrupa troykasının dayatmalarına yüzde 61 ile hayır diyen bu onurlu halkın üyesi olan meslektaÅŸlarımıza yardımlarınızı esirgemeyeceÄŸinizden, yapacağımız ilaç kampanyasına destek olacağınızdan eminim.

Sevgili meslektaşlarım,

Dünya ekonomisi ile birlikte siyasi mimarisinin de kırılgan hale geldiÄŸi büyük bir çöküÅŸ dönemi geçiriyoruz. Daha düne kadar Amerikan emperyalizminin yerini alacağı söylenen Çin’de ufak bir sarsıntıyla baÅŸlayan borsa krizi, üç hafta gibi kısa bir sürede piyasadan 4 trilyon doları sildi attı. Üstelik panik baÅŸladığında, hükümet emriyle 1500’den fazla ÅŸirket borsadaki hisse senetlerinin satışını durdurmuÅŸtu. Bu durum borsanın tahminen yüzde 60’ının kapatıldığı, toplam menkul kıymetler büyüklüÄŸünün yüzde 30’unu alıp götüren erimenin sadece borsanın kalan kısmındaki iÅŸlemlerin sonucu olduÄŸu anlamına geliyor. Piyasadaki kâğıtların tamamı iÅŸleme açıldığında neyle karşılaşılabileceÄŸini kimse konuÅŸmak bile istemiyor. Ancak bu krizin reel sektöre sıçrayacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Kapitalizmin krizine kapitalistçe yanıt veren Çin’in durumu böyle.

Bu neden önemli? Global düzeyde mal ve gıda fiyatlarını aÅŸağı çeken bir Çin’in, ona baÄŸlı olarak örneÄŸin jenerik üretiminde oldukça güçlü bir ülke haline gelen Hindistan’ın olmadığı piyasada arz dengesi yeniden bozulacak. Jenerik ilaç fiyatlarının ve onun aÅŸağıdan yaptığı baskıyla orijinal ilaç fiyatlarının da artışına tanık olabiliriz.

Sevgili meslektaşlarım,

Dünyada neo-liberalizmin krizine bir türlü verilemeyen, yerini bulamayan yanıtlarla bu tepetaplak gidiÅŸ sürerken, Türkiye’de ekonomik göstergelere bir bakalım: Kalkınma Bakanlığı’na göre, 2011’den 2015’e ihracatımız azalırken ithalatımız artmaya devam ediyor. Dolar kuru 2011’in ilk ayında 1.5 liradan, 2015’in ilk ayında 2.5 liraya; Euro kuru aynı dönemde 2.2 liradan 2.8 liraya yükseldi. Kamunun net borç stoku 2000’de 85 milyar TL’den 2015’te 650 milyar TL’ye çıkmış durumda. 2011’den bugüne eksi büyümeyen tek devlet yatırımı turizm sektöründe. Ä°ÅŸsizlik oranı 2011’de yüzde 9’dan 2014’te 10.6’ya çıkmış durumda. Yani üretmeden tüketen, sanayiye deÄŸil hizmet sektörüne yatırım yapan, bunu da borçlanma ile finanse eden bir ülke olmayı sürdürüyoruz.

Bütün bu ekonomik tablo içinde Türkiye 7 Haziran’da seçimlere girdi. Seçim sonuçlarına göre 4 parti Meclis’e taşındı ancak hiçbirisi tek başına iktidar olmaya yetebilecek oyu alamadı. Seçim sonuçları birkaç temel toplumsal, siyasal sonuca iÅŸaret etti:

-          Öncelikle Ak Parti’nin 12 yıllık siyasi iktidarının tek adam iktidarına doÄŸru kaymasından hoÅŸnut olmayan kesimler Ak Parti’den desteÄŸini çekti. Bu kesimlerin başında gittikçe yoksullaÅŸan orta-alt sınıflar ve Ä°slami kimliÄŸi ön planda olan Kürt yurttaÅŸlar geliyor.

-          CHP ve MHP gittikçe yoksullaÅŸan kesimlere yönelik ekonomik refahı öne çıkartan bir seçim kampanyası yaptı ve bu baÄŸlam içinde kendilerine doÄŸru oy kaymasını saÄŸladı.

-          HDP, AK Parti’den kayan Kürt oylarının tamamını konsolide etmeyi baÅŸardı ve 13.1 yüzdeyle seçimin en önemli kazananı oldu.

Bu seçim, Türkiye’nin en önemli üç büyük sorununun ekonomik refah, demokratikleÅŸme ve barış olduÄŸunu bir kez daha ortaya koydu.

Ancak aradan iki ay geçmiÅŸ olmasına karşın halen hükümet kurulamaması seçmen iradesinin hükümete nasıl yansıyacağı hakkında bizleri endiÅŸeye sürüklüyor. Hangi partiler arasında olursa olsun toplumun çoÄŸunluÄŸunu temsil eden, onların refah, barış ve demokratikleÅŸme taleplerine yanıt üreten bir hükümetin kurulmasının kaçınılmaz olması gerekir. Erken seçim ya da iç karışıklık gibi senaryolarla bu kaçınılmazlığın etrafından dolaşılması mümkün deÄŸildir, demokrasimizin geleceÄŸi açısından makbul de deÄŸildir.

Sevgili meslektaşlarım,

BildiÄŸiniz gibi, 30 Haziranda SGK ile yaptığımız ilaç alım protokolünün süresi sona erdi. Bu süre içinde kendi çalışmalarımızı tamamladık ancak hükümetin kurulmamış olması gerekçesiyle yeni bir protokol imzalayamadık. Biz, baÅŸka hiçbir ÅŸeyin, örneÄŸin Kararname yayınlanmasının önünde engel olmayan bu hükümet kurulması sürecinin Protokol imzalanmasının önünde engel olması durumunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Öncelikle bunu ifade etmeliyim.

Bu süre içinde biz neler yaptık? Biten protokolün yenilenmesi süreci ile ilgili biri çalıştay ve ikisi baÅŸkanlar danışma kurulu toplantısı olmak üzere üç deÄŸerlendirme toplantısı yaptık. Çalıştayımızda protokolle ilgili zaman içinde açığa çıkan sıkıntılarımızı, beklentilerimizi ve stratejimizi konuÅŸtuk. BaÅŸkanlar Danışma Kurulunda ise bir komisyon kurulması kararı aldık ve bir sonuç deklarasyonu yayınladık.

Deklarasyon’da:

“24.600 serbest eczacının ve onların temsilcisi olarak bizlerin bu Protokol döneminde en öncelikli talebi ve beklentisi; eczacının üzerindeki ekonomik ve bürokratik basıncı ortadan kaldıracak, eczane ekonomilerine rahat nefes aldıracak düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesidir. Hayati taleplerimizin karşılanmasını saÄŸlamaya yönelik irade ve kararlılığımız en üst seviyededir. Bu doÄŸrultuda temel taleplerimizin kabul görmemesi yahut sürecin tıkanması halinde haklarımızı elde ederek yaÅŸamak ve yaÅŸatmak için meslek birliÄŸimiz öncülüÄŸünde 54 eczacı odası olarak tüm eczacılarımızla yekvücut ÅŸekilde hareket edeceÄŸimizi” ilan ettik, yani bir bakıma tahammülümüzün kalmadığını, masadan kazanımla çıkmak istediÄŸimizi kamuoyuna duyurmuÅŸ olduk.

Bu süre zarfında oluÅŸturduÄŸumuz komisyon 3 kez toplanarak Protokol taslağımızın son halini verdi. Ä°kincisi siyasal belirsizliÄŸin sürmesi nedeniyle SGK ile sonuç alıcı olmayan görüÅŸmeler yaptı. Biz de Sayın Bakan Faruk Çelik ile bir görüÅŸme gerçekleÅŸtirdik.

Ancak gelinen noktada Protokolümüz siyasi belirsizliÄŸe takılmış görünüyor. Biz bunu kabul edilemez buluyoruz. Ä°laç Fiyat Kararnamesi’nin siyasi belirsizliÄŸe takılmayıp Protokol’ün takılması kabul edilemez. Hergün yayınlanan yönetmeliklerin, genelgelerin, hergün yapılan atamaların siyasi belirsizliÄŸe takılmaması ama Protokol’ün takılması, kabul edilebilir deÄŸildir. Buradan da bir kez daha tekrarlıyorum: Eczacının dayanacak gücü kalmamıştır, biz ekonomik kazanımlar içeren bir Protokolü bugün, hemen, ÅŸimdi istiyoruz. Ancak bunun için siz eczacıların da desteÄŸine ihtiyacımız var. SaÄŸlam, kararlı adımlar atabilmemiz ve kazanımlar elde edebilmemiz için eczacının saÄŸlam iradesini arkamızda görmemiz ÅŸart. Bu anlamda eczacının desteÄŸine dünden çok daha fazla ihtiyacımız var. Eczacıdan aldığımız güçle, eczacının desteÄŸi ile ve örgütü arkasında sapmadan yekvücut olabilmesiyle bu süreçten gerçekten kazanımlarla çıkabiliriz.

Değerli meslektaşlarım,

Bakınız; 10 Temmuz’da yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre ilaç fiyatlarının belirlenmesinde Avro deÄŸerinin yüzde 70’i esas alınmaya baÅŸlandı. Bu çerçevede son üç yıldır artırılmayan, aksine on yıldır düÅŸen ilaç fiyatları belirli bir oranda yükseltilmiÅŸ oldu. Euro kurunun artırılması konusunda baÅŸta Ekonomi Koordinasyon Kurulu olmak üzere çeÅŸitli mercilere baskı yapan ilaç firmalarının oluÅŸturduÄŸu dernekler, görebildiÄŸimiz kadarıyla hiçbir açıklamada bulunmadılar. Oysa Yunanistan ile baÅŸlayan krizin Ä°spanya, Portekiz, Ä°talya baÅŸta olmak üzere ekonomileri hala kırılgan olan ülkelere sirayet etmesinin an meselesi olduÄŸu, bunun da Euro kurunu tekrar düÅŸürebileceÄŸi ihtimali çok uzak deÄŸil. Bizim talebimiz hiçbir zaman Euro kurunun yüzde 70’ini almak olmadı, bu geçici artışın da ilacın gerçek fiyatını bulmasına yardımcı olabileceÄŸi konusunda ÅŸüpheliyiz.

Değerli meslektaşlarım,

Hepimiz biliyoruz; Eczacı Durum AraÅŸtırmamızın sonuçlarını 14 Mayıs’ta da dile getirdik, bugün her iki eczacıdan bir tanesi neredeyse asgari ücret seviyesinde bir gelirle yaÅŸamaya ve yaÅŸatmaya çalışıyor. Sadece bizler için deÄŸil, mesleÄŸimiz için, hastalarımız için de bu durumun deÄŸiÅŸmesi ÅŸart ve Euro kuruna baÄŸlanamayacak kadar acil, ciddi bir mesele. Bizler bu en acil ve yakıcı sorunumuzun çözümünü çok bileÅŸenli bir denklem içinde görüyoruz.

Bize göre acilen:

  • Yeni eczacılık fakültelerinin açılması durdurulmalı
  • ÖÄŸretim üyesi olmayan fakülteler olanlarla birleÅŸtirilmeli
  • Eczacı emekliliÄŸi sistemi kurulmalı
  • Eczacıların gelirleri ilaç fiyatlarından bağımsızlaÅŸtırılmalıdır.

DeÄŸerli meslektaÅŸlarım, bu taleplerimizi bizler hiçbir zaman pasif bir ÅŸekilde baÅŸka birisinden istemedik. Her zaman elimizi taşın altına koyduk ve güçlü bir meslek örgütü olarak bizim yapabileceklerimizin yapılmasını beklemedik.

 

Değerli Meslektaşlarım,

Çalışma programımızda da yer alan önemli bir baÅŸlık, eczacıların iyi ÅŸartlarda emekliliÄŸinin saÄŸlanması. Bu sadece çalışma programımızda deÄŸil, hepimizin gönlünde de on yıllardır yatıyor ve eczacının içinde bulunduÄŸu ekonomik durumdan ayrı düÅŸünemeyeceÄŸimiz bir olgu.

Benim bizzat baÅŸkanlığını yürüttüÄŸüm komisyon tarafından geliÅŸtirilen TEB Eczacı EmekliliÄŸi Projesi ile belirli bir yaÅŸ üstündeki eczacılara temel geçimlerini saÄŸlayacak bir ücretlendirme sistemi ile ikinci bir emeklilik kazandırmayı ve eczanelerini kapatmasını özendirerek yeni eczacılara istihdam alanı yaratmayı amaçlıyoruz.

YardımlaÅŸma Sandığı’nda bugüne kadar birikmiÅŸ olan meblağın eczacılarımızı emekli etmeye yetecek bir miktar olmadığından hareketle 25.000 civarındaki serbest eczacı bakımından ikinci bir emeklilik oluÅŸturulması için:

  1. toplanan aidatın bir kısmını Sandıkta tutarken büyük bir kısmının da emeklilik sistemine aktarılması için Büyük Kongre’de karar alınması

TEB Vakfı bünyesinde bir sigorta ÅŸirketi kurduk. Åžirketimizin adı: TEB ARTI SÄ°GORTA. Bu ÅŸekilde ikinci emeklilik hususunda kendi özgücümüzle önemli bir adım atmış oluyoruz. Genç eczacılar için ikinci bir emekliliÄŸi garanti edecek, yaÅŸ almış eczacılarımız içinse baÅŸlangıçta yapacakları katkılarla ikinci bir emekliliÄŸe hak kazanabilecekleri bir sistem kurmuÅŸ oluyoruz.

 

Sevgili meslektaşlarım,

Bizler sorunlarımızın çözümü için beklemiyoruz, ÅŸikâyetçi olmakla yetinmiyoruz dedik.

Uzun süredir

  •  DeÄŸiÅŸen dünyada eczacıyı yeniden konumlandırmak
  • Eczaneyi saÄŸlık bakım merkezi haline getirmek
  • Nitelikli hizmet üreterek bunu görünür kılmak
  • Ve yıllardır talep ettiÄŸimiz meslek hakkımızı almak

hedefleri çerçevesinde yeni bir eczacılık hizmet modelini yaÅŸama geçirmek için çalışıyoruz.

Bu kapsam içinde Smart eczane projesi adı altında ülkemizde yaÅŸam boyu öÄŸrenme ve sürekli mesleki eÄŸitimi temel alan bir proje baÅŸlatmış bulunuyoruz.  8 Eczacı Odamızla birlikte Pilot uygulamamıza ASTIM/KOAH hastalarına sunulabilecek hizmet üzerinden baÅŸladık. Ben bu çerçevede huzurlarınızda Samsun, Konya, EskiÅŸehir, Antalya, Hatay, Manisa, Edirne ve Batman bölge eczacı odalarımıza teÅŸekkür ediyorum.

Projenin 2016 yılı başında tüm Türkiye çapında yaygınlaÅŸtırılmasını, eczacılarca içselleÅŸtirilip yapısallaÅŸana kadar iki yıl boyunca bir “proje” olarak devam etmesini planlıyoruz.

Smart Eczane Projemiz ile ilgili yarın sabah 9 buçukta projemizin koordinatörlünü yürüten Ä°kinci BaÅŸkanımız Arman Üney ile proje eÄŸitimcileri olan Ariana Mestroviç ve Mayk Roz’un konuÅŸmacı olarak katılacağı ve deÄŸerli hocamız Prof. Dr. Rümeysa Demirdamar’ın moderatörlüÄŸünü yapacağı bir panel düzenliyoruz. Bu panele katılmanızı önemle rica ediyorum. Böylece Smart Eczane Projesi hakkında merak ettiklerinizin cevaplarını bulabileceksiniz.

Değerli meslektaşlarım, değerli katılımcılar,

Avrupa’da eczacılar;

  • Astım / KOAH
  • Sigarayı bıraktırma
  • Diyabet
  • Hipertansiyon
  • Acil doÄŸum kontrol hizmetleri
  • Evdeki ilaçların kontrolü
  • Çoklu ilaç kullanımı eÄŸitimi
  • Ä°laç-ilaç etkileÅŸimleri

gibi alanlarda eÄŸitim alarak hastalara yönelik çok yönlü hizmetler sunmaktadır. Söz konusu hizmetler için eczacıya bir meslek hakkı tanımlanmıştır. Yani eczacı, bilgilerini yenilediÄŸi, hastaya özel zaman ayırdığı ve hastayı takip ettiÄŸi için meslek hakkı almaktadır

Değerli katılımcılar,

Türk Eczacıları BirliÄŸi olarak gelecek vizyonumuz; Eczacının asli iÅŸlevi olan nitelikli ilaç hizmeti yanında hasta takibi ve hasta güvenliÄŸi sorumlusu olarak iÅŸlevlerini geniÅŸletmesidir. Bunun yolu ise eczacının kendi beÅŸeri sermayesini artırması ve bir yaÅŸam alanı olan eczanesini çaÄŸdaÅŸ ihtiyaçlara cevap verebilecek ÅŸekilde yeniden yapılandırmasından geçmektedir. Ancak o zaman eczacı saÄŸlık bakım ekibi içerisinde vazgeçilmez bir saÄŸlık profesyoneli olma vasfına kavuÅŸabilir, eczaneler saÄŸlık sisteminin kilit unsuru olma özelliÄŸini sürekli kılabilir.

Değerli meslektaşlarım,

Hepinizin bildiÄŸi gibi, SGK tarafından geçtiÄŸimiz Nisan ayında Resmi Gazete’de yayınlanan bir düzenleme ile 267 kalem onkoloji ilacının 1 Temmuz 2015 tarihi itibariyle kamu hastanelerinde tedavi gören hastalar için hastane tarafından temin edilmesi uygulamasına geçildi. TEB olarak bu uygulamanın hasta saÄŸlığını hiçe saymak demek anlamına geldiÄŸini defalarca ifade ettik. En son 25 Haziran’da gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz BaÅŸkanlar Danışma Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde Eczacı Odalarımız ile birlikte tavrımızı bir kez daha ortaya koyduk ve uyarılarımızı yineledik.

-          Hastanelerin açtıkları ilaç ihalelerinde teklif görmeyen ya da fiyatının çok yüksek olması sebebiyle alınamayan ilaçların bulunması,

-          Ä°laç ihale edilse dahi, ilacın hastaneye teslim süresinin serbest eczanelere oranla çok daha uzun olması,

-          Ä°thal ilaçların gerek etken madde gerekse SaÄŸlık Bakanlığı’nın fiyat politikasına baÄŸlı olarak piyasada bulunmadığı haller dolayısıyla ilacın ihale yoluyla alımının mümkün olamaması

açıkça hasta saÄŸlığını tehlikeye atmak demektir. Bir hastanede ilaç varken bir baÅŸkasında ilacın bulunmaması nedeniyle hastalar ve yakınları hastane kapılarında ilaç aramaya çıkacaklardır.

DiÄŸer yandanbu uygulama ilekanser ilaçlarında ilaç güvenliÄŸinin saÄŸlanmasındaki en önemli sorunun ilacın uygun saklama koÅŸullarına göre stoklanması ve dağıtımı olduÄŸu da göz ardı edilmektedir. Oldukça fazla miktarlarda alınması gereken ilaçların hastane eczanelerinde soÄŸuk zincir ÅŸartlarına uygun olarak stoklanması ve dağıtımı için yeterli alan, ekipman ve personel bulunmamaktadır. Peki, bu durumda soruyoruz: Ä°laç güvenliÄŸine ne olacak?

Yine Ä°TS, hastane eczanelerinde serbest eczanelerde olduÄŸu gibi etkin çalıştırılamadığından, ilaç geri çekme ve toplama ÅŸartlarında hangi ilacın hangi hastaya verildiÄŸi hastane eczaneleri açısından tespit edilemeyecek; sahte ya da çalıntı ilacın hastane eczanelerine girmesi olgusuyla karşılaÅŸmamıza neden olacaktır.

Yıllarca yürütülen yanlış ilaç politikaları ile ilacın piyasada bulunabilirliÄŸini ve ilaca eczaneden ulaşılabilirliÄŸi ortadan kaldırılmış, hem hasta hem eczacı maÄŸdur edilmiÅŸken, ÅŸimdi ise bir maÄŸduriyetin ortadan kaldırıldığı izlenimi yaratılarak reklam yapılmaktadır. Madem bir sorun vardır, o zaman günü kurtarmaya dönük palyatif çözümler deÄŸil; gerçekçi çözümleri devreye sokmak durumundasınız. Hastayı, toplum yararını, eczacıyı gözeten, ilaç sektörünün paydaÅŸlarının görüÅŸlerini dikkate alan ilaç politikaları geliÅŸtirmedikçe sorunları çözemezsiniz.

Özetle bu uygulama eski SSK Eczaneleri mantığına geri dönülmesi demektir. BilindiÄŸi gibi SaÄŸlıkta DönüÅŸüm Programı çerçevesinde 2004 yılında SSK Hastanelerinin kapatılarak SaÄŸlık Bakanlığı’na devredilmesiyle SSK Eczanelerinin varlığı da sona ermiÅŸti.  Bu dönüÅŸüm yapılırken gerekçe olarak "SSK Eczanelerinden hastalara düzgün ilaç temin hizmeti verilemediÄŸi" öne sürülmüÅŸtü. Åžimdi ne deÄŸiÅŸti de tekrar baÅŸa dönülüyor? Yeni kazanç kapıları yaratmak adına hastaların SSK Eczanelerini hatırlatacak ÅŸekilde ilaç almak için binbir türlü zorluÄŸa girmesine neden olacak bir yola neden giriliyor?

Bu saatten sonra hastalarımızın ilaca güvenli eriÅŸimi ile ilgili tüm sorunlarının sorumlusu ve muhatabı kanser ilaçları ile ilgili bu kararı alanlar olacaktır. Halk saÄŸlığını ve kamu yararını birincil önceliÄŸi yapmış Türk Eczacıları BirliÄŸi ve Eczacı Odaları olarak bu sürecin takipçisi olacağız. Ä°lacın bulunulabilirliÄŸi, ulaşılabilirliÄŸi ve dağıtımından hastaya ulaÅŸmasına kadar asli sorumlusu olan eczacı kontrolünde olması mücadelemizi sürdüreceÄŸiz.

Değerli meslektaşlarım,

Nitekim bu mücadelenin bir boyutu olan hukuki düzeyde, SaÄŸlık Bakanlığı’nın ecza depolarına ithal ilaçları hastaya ulaÅŸtırma yetkisi veren uygulamasının yürütmesi durduruldu. Danıştay, ecza depolarının doÄŸrudan hastaya ilaç vermesinin mevzuata aykırı olduÄŸunu karara baÄŸladı. Bu da ilacın eczacı kontrolünde hastaya ulaÅŸtırılması konusunda verdiÄŸimiz kararlı mücadelenin önemli bir boyutu, ciddi bir kazanımıdır. Åžimdi yargı tarafından tescillenen bu önemli kazanıma sahip çıkma zamanıdır. Unutulmamalıdır ki ithal ilaç hizmeti, TEB’in ve eczacıların ticari kâr kaygısıyla deÄŸil hasta ve kamu yararı amacı doÄŸrultusunda verdiÄŸi bir hizmettir.

Değerli meslektaşlarım,

GeçtiÄŸimiz bahar aylarında iki önemli etkinliÄŸe daha imza attık:

16 yıl aradan sonra 6-7 Mart tarihlerinde Ankara’da Kamuda Çalışan ve Eczanesi Olmayan Eczacılar Komisyonumuz tarafından organize edilen oldukça geniÅŸ katılımlı Kamu Eczacıları Kongresi’ni gerçekleÅŸtirmiÅŸ olmanın sevincini yaÅŸadık. Kongre’ye, devlet hastaneleri, özel hastaneler, Kamu Hastaneleri BirliÄŸi, SGK, TÄ°TCK gibi kurumlardan ve üniversitelerden 728’i kayıtlı olmak üzere 1000 civarında eczacı katıldı. Bu Kongre, kamu ve hastane eczacıları ile meslek örgütünü buluÅŸturan, kaynaÅŸtıran, birbirinden beklentilerini ortaya koymalarına imkân veren, kamu ve hastane eczacılarının sorunlarını ve somut çözüm önerilerini ortaya koyduÄŸu bir zemin oldu, bundan sonrası için bir yol haritası oluÅŸturdu. Nitekim daha sonra Komisyonumuz ile birlikte Kamu Eczacılarımızın sorunlarını içeren talep dosyamızı SaÄŸlık Bakanlığı MüsteÅŸarı’na ilettik. Yine Komisyonumuz Kamu Hastaneleri Kurumu BaÅŸkanlığını ziyaret etti.

TEB Gençlik Komisyonumuz geçtiÄŸimiz yıl yoÄŸun ilgi ve katılım gören bir Kongre gerçekleÅŸtirmiÅŸti. Bu yılda iki gün süren verimli bir Çalıştay yaparak TEB’e katkı saÄŸlamaya devam ettiler. GeleceÄŸimizin ışığı, umudumuz olan gençlerle birlikte olmak, onların kalplerine dokunmak ve onların kolektif çabasına tanık olmak bize sonsuz bir keyif veriyor.

Sevgili meslektaşlarım, değerli katılımcılar,

Günümüzde içinden geçtiÄŸimiz çok biçimli bunalımın ortaya çıkardığı sorunların bütünselliÄŸini belirlemek için tek bir etmene dayanan indirgemeci yaklaşımlardan uzak durmak; bu tür yaklaşımların bizatihi sorunun kendisi olduÄŸunu görmek durumundayız. Bunun karşısında dayanışmayı saÄŸlamak, olumlu iliÅŸkileri en baÅŸta kendi aramızda geliÅŸtirmek, geçmiÅŸ, ÅŸimdi ve gelecek arasında canlı ve sürekli bir iletiÅŸim kurmak zorundayız. Ä°nsani her ÅŸeye özgü olanın çok yönlü birlik olduÄŸunu; çeÅŸitliliÄŸin birliÄŸimizin, birliÄŸimizin de çeÅŸitliliÄŸimizin hazinesi olduÄŸunu aklımızdan çıkarmadığımızda baÅŸarıya ulaÅŸabiliriz.

Hepimizin gereksinim duyduÄŸu yaÅŸamsal öge, umuttur. Umudun yeniden dirilmesi tanrısal bir büyük vaadin yeniden dirilmesi deÄŸil, bir olanaklar dizisinin yeniden dirilmesi demektir. Belirsizliklere ve sıkıntıların yarattığı daralmalara karşı ancak katılımla, kardeÅŸlikle, eylemle her ÅŸeyden öte aÅŸkla tahammül edilebildiÄŸine göre biz eczacıların çok yönlü birliÄŸi, atılımı, katılımı ve umudu bünyesinde taşımaktadır.

Bu duygu ve düÅŸüncelerle sizleri bir kez daha selamlıyor, hep birlikte baÅŸarılı ve verimli bir toplantı gerçekleÅŸtirmeyi diliyorum.”

Daha sonra sırasıyla CHP Giresun Milletvekili Ecz. Bülent Yener BektaÅŸoÄŸlu, AK Parti Çorum Milletvekili Ecz. Lütfiye Ä°lksen CeritoÄŸlu, CHP Bursa Milletvekili Ecz. Erkan Aydın, Samsun BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun Valisi Sayın Ä°brahim Åžahin konuÅŸma yaptı.

Açılış konuÅŸmalarının ardından TEB Genel Sekreteri Dr. Harun Kızılay, TEB Merkez Heyeti Çalışma Raporu’nu sundu.

Daha sonra, TEB Saymanı Ecz. Ä°smail BaÅŸdil Mali Raporu, TEB Denetleme Kurulu BaÅŸkanı Ecz. Sertaç Özmen ise Denetleme Kurulu Raporu’nu sundu.