39. DÖNEM 1. BÖLGELERARASI TOPLANTISI MALATYA’DA BAŞLADI

39. DÖNEM 1. BÖLGELERARASI TOPLANTISI MALATYA’DA BAÅžLADI

39. Dönem Merkez Heyeti 1. Bölgelerarası Toplantısı Malatya Eczacı Odası ev sahipliÄŸinde saygı duruÅŸu ve Ä°stiklal Marşı’nın okunmasının ardından baÅŸladı.

7 Haziran 2014 tarihine kadar devam edecek olan toplantının ilk gününde konuÅŸma yapan Malatya Eczacı Odası BaÅŸkanı Ecz. Tahir Özelçi, tarih boyunca çeÅŸitli medeniyetlere ev sahipliÄŸi yapmış olan Malatya’ya toplantı amacıyla gelen konuklara, bu durumdan duyduÄŸu mutluluÄŸu ifade etti. Özelçi, konuÅŸmasında ilk bölgelerarası toplantının ÅŸehirlerinde olmasının kendilerini son derece onurlandırdığını belirterek, ‘Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasında hayatını kaybeden iÅŸçi kardeÅŸlerimizi de saygı ve sevgi ile anmak istiyorum. Umarım toplantımız sizlerin katılımıyla güzel bir ÅŸekilde geçer’ dedi.

AKP Malatya Milletvekili Ecz. Öznur Çalık, Malatya BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Ahmet Çakır, Malatya Tabip Odası BaÅŸkanı Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Malatya Kamu Hastaneleri BirliÄŸi Genel Sekreteri Dr. Åžükrü Özdemir, Ä°l SaÄŸlık Müdürü Nail Umay, SGK Ä°l Müdürü Ayten Karar, Malatya SaÄŸlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü Dr. Ahmet Fırat’ın da katılım saÄŸladığı toplantının açılışı, Malatya ilinin ve Malatya Eczacı Odası’nın tanıtım filmlerinin izlenmesi ile devam etti.

1. Bölgelerarası Toplantı’nın açış konuÅŸmasını yapan TEB BaÅŸkanı Ecz. ErdoÄŸan Çolak, kendisinin Malatyalı olmasından dolayı burada bulunmaktan ayrıca büyük bir onur duyduÄŸunu belirtti. Çolak konuÅŸmasında ÅŸunları söyledi:

‘Yeni bin yılın başında Dünya ve özellikle içinde yaÅŸadığımız coÄŸrafya, birbirini izleyen bunalımlar, patlayan ve patlamaya hazır sorunlar ile karşı karşıyadır. Suriye’de 3 yılı aÅŸkın bir süredir devam eden, binlerce insanın ölümüne, çok daha fazla sayıda insanın yerlerini terk etmesine neden olan etnik ve mezhep temelli savaÅŸ; yine Irak’da etnik-mezhep temelli bölünmelerin yarattığı derin huzursuzluklar; kuzeyimizde büyük devletlerin emperyal heveslerinin av sahası haline gelmiÅŸ Ukrayna, Avrupa’da kapitalizmin krizinin derinleÅŸmesiyle artan iÅŸsizlik, buna tepki olarak doÄŸan grevler, sokak hareketleri, iÅŸgal hareketleri ve ırkçı aşırı sağın yükseliÅŸi. Oysa 20. yüzyılın son çeyreÄŸinde, kapitalist ekonomik düzen zaferini ilan etmiÅŸti, piyasa ekonomisinin tüm sorunların üstünden gelineceÄŸi yeni bir dönemin kapısını araladığı iddia ediliyordu. Öyle ki piyasa ve demokrasi kavramları birbirinden ayrılmaz biçimde, nerdeyse özdeÅŸ ÅŸekilde kullanılır olmuÅŸtu. Piyasa ekonomisine geçen ülkeler aynı zamanda demokratikleÅŸeceklerdi. Liberal demokrasi tarihin sonuydu. Ancak bu durumun hiç de iddia edildiÄŸi gibi olmadığı bir 20 yıl içinde görüldü. Önce ABD’nin Afganistan ve Irak’ı iÅŸgali ile emperyalizmin yerli yerinde durduÄŸu, liberal demokrasinin içi boÅŸ bir söylemden ibaret olduÄŸu görüldü. Ardından, 2007’de finansal balonun patlayarak kapitalizmin 1929’dan bu yana en büyük krizle karşılaÅŸmasıyla “kayıtsız ÅŸartsız piyasa” formülünün çöktüÄŸüne tanık olduk. Ä°ÅŸte bugün Rusya yanlısı oligarklarla Atlantikçi aşırı saÄŸ arasında bölünmüÅŸ Ukrayna’da yaÅŸananları, Bosna-Hersek’te, Yunanistan’da, Ä°spanya’da, Ä°talya’da, ABD’de de yaÅŸanan kitlesel sokak eylemliliklerini, halkların özgürlük talepleriyle baÅŸlayan ancak hem küresel büyük güçlerin hem de kimi bölge devletlerinin emperyal emelleriyle boÄŸulan Arap Baharı’nı, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ırkçı partilerin yükseliÅŸini ancak bu pencereden bakabilirsek yerli yerine oturtabiliriz.


Piyasa ekonomisi ile hayatımıza kimi sihirli kavramlar da girmiÅŸti hatırlarsınız. Bu kavramlardan en önemlisi özelleÅŸtirme idi. Ä°ktisadi devlet teÅŸekkülleri ve kamu iktisadi kuruluÅŸları bürokratikti, hantaldı, demokratik olmaktan uzaktı. KuÅŸkusuz bu tespitlerde doÄŸruluk payı vardı. Ancak her derde deva ilaç gibi sunulan özelleÅŸtirmenin ve piyasalaÅŸtırmanın nasıl olumsuz sonuçlar doÄŸurduÄŸunu acı deneyimlerle öÄŸrenmiÅŸ bulunuyoruz. Bunun en son örneÄŸi Soma’da yaÅŸadığımız facia.


Türk Eczacıları BirliÄŸi Merkez Heyeti ve tüm Türkiye’den eczacı odalarımızın yöneticileri ile Soma’daydık. Soma halkının, madenlerde yakınlarını kaybedenlerin acısını paylaÅŸmaya gittik. Bizler de bu acıyı derinden yüreklerimizde duyduÄŸumuz için, onlara yalnız olmadıklarını söylemek için, onları yalnız bırakmamak için gittik.
Bizler Soma’da hayatını kaybeden iÅŸçilerimiz için yastayız. Ama aynı zamanda öfkeliyiz. Ä°ÅŸçi saÄŸlığı iÅŸ güvenliÄŸi yasası çıktıktan hemen sonra Türkiye’nin en büyük iÅŸ kazasını, iÅŸ cinayetini, katliamını yaşıyoruz. 1960’dan sonra 200’den fazla ölüm olan iki maden kazası olmuÅŸ; ikisi de Türkiye’de. Demek ki ters giden bir ÅŸeyler var. Demek ki özelleÅŸtirme insanların canına mal oluyor. Demek ki denetimsizlik iÅŸçi öldürüyor.


Biz Türk Eczacıları BirliÄŸi olarak bir mali yardım kampanyası baÅŸlattık. Acılı Soma halkı ve madenci aileleri kabul ederse, tüm Türkiye’den 24.000 eczacı adına çocuklarının eÄŸitimlerine katkı yapacağız. VatandaÅŸlar olarak, saÄŸlık çalışanları olarak, eczacılar olarak, bir sivil toplum örgütü olarak üzerimize düÅŸeni yapacağız. Bu baÄŸlamda Soma’ya yardım kampanyasına destek veren tüm eczacı odalarımıza ve sizlerin nezdinde eczacılara çok teÅŸekkür ediyorum.


KonuÅŸmamın başında özelleÅŸtirme ve piyasalaÅŸmadan bahsettim. Hepinizin bildiÄŸi gibi saÄŸlık alanı da kuÅŸkusuz daha öncesi de olmakla birlikte özelikle 2003’de uygulamaya konulan SaÄŸlıkta DönüÅŸüm Programı ile birlikte en fazla özelleÅŸtirilen, ticarileÅŸtirilen ve piyasa süreçlerine dâhil edilen alanlardan biri oldu. Devletin kamu hizmeti sunumundan aÅŸama aÅŸama çekilmesi, saÄŸlık alanını özel sektör için yeni ve kârlı bir deÄŸerlenme alanı haline getirdi. Bu süreçte vergi indirimleri, kredi ve teÅŸvikler, belirli hizmetlerin özelden alımı gibi düzenlemelerle özel saÄŸlık sektörünün mantar gibi büyümesine olanak saÄŸlanırken katkı, katılım payı, fark ücreti, ilave ücret, tamamlayıcı saÄŸlık sigortası, sosyal güvenlik teminat paketinin daraltılması, kamu-özel ortaklığı sistemi ve ÅŸehir hastaneleri ile kamusal saÄŸlık hizmetleri de “yeni kamu iÅŸletmeciliÄŸi” yaklaşımı adı altında piyasalaÅŸtırıldı ve ticarileÅŸtirildi. Yani özetle paran kadar saÄŸlık” devri baÅŸladı.


Hem saÄŸlığın özelleÅŸtirilmesi, piyasalaÅŸtırılması, ticarileÅŸtirilmesi yönündeki politik tercihlerin hem de küresel ekonominin bütçe üzerinde yarattığı baskının kamu saÄŸlık harcamalarını kısmaya dönük tasarruf tedbirlerini beraberinde getirmesi de kaçınılmazdı. Tasarruf tedbirleri denilince ilk akla gelen ise ilaç harcamaları oldu. Oysa kamu saÄŸlık harcamaları içinde, ayakta ve yatarak sunulan tedavi hizmetleri dâhil olmak üzere tedavi giderlerinin payı en yüksek oranı oluÅŸturduÄŸu, SaÄŸlıkta DönüÅŸüm Programı’nın baÅŸlangıcından bu yana yıllar içerisinde tedavi harcamaları sürekli arttığı ve son 4 yılda dikkat çekici ÅŸekilde ilaç harcamalarındaki artışın önüne geçtiÄŸi, bu artıştan aslan payını özel saÄŸlık kuruluÅŸlarının aldığı her nedense göz ardı edildi. Nitekim oranlara baktığımızda durum ÅŸudur: 2012’de tedavi harcamaları 29. 206 Milyon TL iken ilaç harcaması 14.300 Milyon TL olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir. 2013 yılında ise toplam saÄŸlık harcaması içine ilaç harcamasının payı % 31 iken tedavi harcamaları % 67’dir. 49.806 Milyon TL olan saÄŸlık harcamasının 33.531 Milyon TL’si tedavi harcamaları iken, 15. 570 Milyon TL’si ilaç harcamalarıdır. Toplam saÄŸlık harcamaları içerisinde özel hastanelerin payı 2001’de % 6,2 iken 2008’de ,3 çıkmıştır. Türkiye’deki özel hastane sayısı, özellikle büyük sermaye gruplarının açtığı yeni ÅŸubelerle birlikte 550’lere yaklaÅŸmıştır. 2012 yılında Özel SaÄŸlık KuruluÅŸlarına baÅŸvuruda alınan ilave ücretlerde artışa gidilmiÅŸ, bu ücretler % 200’e çıkarılmıştır. Özel hastaneler hem SGK’nın ödediÄŸi miktarı hem de bunun %200’e kadarını ilave ücret olarak hastadan istemektedir.


DiÄŸer yandan Türkiye’nin OECD ülkeleri içinde kiÅŸi başına saÄŸlık ve ilaç harcamaları tutarı acısından hala son sıralarda yer alan ülkelerden birisi olduÄŸunu vurgulamak isterim. GSYÄ°H (Gayrı Safi Yurt Ä°çi Hasıla) içindeki payına bakıldığında Türkiye’de oran % 5,4’dür. OECD ortalaması ise, % 9,2’dir. OECD ülkelerinde kiÅŸi başına saÄŸlık harcaması ortalama 3.324 dolar iken, Türkiye’de 981 dolardır. Türkiye’de kiÅŸi başına ilaç harcaması 105 Dolar OECD ortalaması ise 497 Doların bir hayli altındadır. Hatta derin bir ekonomik krizle boÄŸuÅŸan komÅŸumuz Yunanistan’da bile toplam saÄŸlık harcamalarının GSYÄ°H içindeki payı % 9,1, kiÅŸi başına ilaç harcaması 673,4 Dolardır.


Değerli meslektaşlarım,


Bütçe açıklarını kapatmak ve saÄŸlıkta tasarruf adına uygulamaya konulan, ilaç harcamalarını baskılamaya yönelik düzenlemeler, paydaÅŸların katılımı olmadan alınan kararlar ilaç ve eczacılık alanını olumsuz etkilemektedir. Ä°laca ayrılan bütçenin kısılması ilacın üretimi ve ithali noktasında sorunlar yaratmakta; ilacın bulunabilirliÄŸi ve alınabilirliÄŸi giderek zorlaÅŸmakta ve ilaçta kalite sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu durum toplum saÄŸlığını doÄŸrudan doÄŸruya tehlikeye atan bir olgudur. YaÅŸamsal önemdeki kanser, böbrek, kalp hastaları bakımından ilaca ulaÅŸamama insan yaÅŸamı için geri dönülmez sonuçlar demektir.


SaÄŸlık risklerinin ortadan kaldırılması ve sürdürülebilir bir ilaç ve eczacılık hizmeti için ilaç politikalarının yeniden yapılandırılması; ilaç harcamalarına ayrılan payın sosyal faydayı artıracak, ilaç hakkına eriÅŸimi kolaylaÅŸtıracak, hem saÄŸlık hizmet sunucuları hem de saÄŸlık hizmetlerinden yararlanalar açısından eÅŸitliÄŸi saÄŸlayacak ÅŸekilde tahsis edilmesi elzemdir. Bütün bunlar yapılırken saÄŸlığın sadece malî-teknik bir konu olarak deÄŸerlendirilemeyeceÄŸinin, dolayısıyla kamu saÄŸlık ve ilaç harcamalarının yalnızca tasarruf tedbirleri çerçevesinde yapılandırılamayacağının, özel kesime kaynak aktarımını deÄŸil kamusal saÄŸlığı önceleyen politikaların hayata geçirilmesi gerektiÄŸinin altını çizmek isterim.


Eczacı odalarımızda bazı iÅŸler merkezileÅŸiyor, iletiÅŸim kanalları çeÅŸitlendikçe aramızdaki iletiÅŸim kolaylaşıyor, ama bir taraftan da her bir eczacı odası baÅŸkanımız eskisine oranla çok daha fazla mevzuat çalışmak zorunda kalıyor. Åžimdi de birkaç aydır yönetmeliÄŸimizle ilgili çalışıyoruz.


Her ÅŸeyden önce ifade etmek istiyorum ki, bu yönetmeliÄŸin çıkartılmasında baÅŸta TÄ°TCK yetkilileri ve SaÄŸlık Bakanlığı olmak üzere, bizim tarafımızdan da çalışan Merkez Heyeti üyelerimiz ve görüÅŸ bildiren Oda baÅŸkanlarımıza çok teÅŸekkür ediyoruz. Nihayet 6308 sayılı yasamızla ilgili deÄŸiÅŸiklik tamamlanmış oldu. Eczane sınırlaması da böylelikle hayata geçmiÅŸ oldu.


Biliyorsunuz yönetmelikle ilgili hem kendi içimizde hem de SaÄŸlık Bakanlığı yetkilileri ile uzun süren tartışmalar yaÅŸadık. Ancak sonuç olarak bakıldığında yönetmeliÄŸin bu son halinin bizim için önemli bir kazanım olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz.


GeçtiÄŸimiz dönemden beri, daha katılımcı olduÄŸuna inandığımız bir yaklaşım deniyoruz; BaÅŸkanlar Danışma Kurulu toplantılarımızın yanı sıra, çeÅŸitli konularda çalıştaylar düzenliyoruz. Belirli bir yöntemle ve herkesin katılmasını saÄŸladığımız küçük gruplarla yapılan bu toplantıların bizlere daha faydalı olduÄŸu ÅŸeklinde de geri dönüÅŸler alıyoruz. Katılımcılığı artırmak konusundaki önerilerinize de her zaman açığız.


Önümüzdeki dönem, 25-27 Eylül 2014 tarihlerinde, 12 inci Türkiye Eczacılık Kongresi’ni gerçekleÅŸtireceÄŸiz. 25 Eylül biliyorsunuz, 2009’da Ä°stanbul’da yapılan FIP Kongresinde Türk delegasyonunun önerisi ile Dünya Eczacılık Günü ilan edilmiÅŸti. Ä°ÅŸte bu yıl, Dünya Eczacılık Günü’nde FÄ°P BaÅŸkanı bizimle olacak ve Kongremizin açılış sempozyumunu verecek. Sizin de Türkiye’nin dört bir yanından eczacılar olarak, Dünya Eczacılık Gününü FÄ°P BaÅŸkanı ile birlikte kutlamaya gelmenizi ve kongreye katılmanızı diliyoruz.


Değerli meslektaşlarım


Sözlerime son verirken, Malatya, Medlerden, Perslere, Romalılardan, Bizansa, Selçuklu’ya ve Osmanlı’ya kadar çok çeÅŸitli kültürlere ev sahipliÄŸi yapmış, onlarla harmanlanmış, ona kendi kültürünü katmış bir kenttir. Aynı Türkiyemiz gibi, bir mozaiktir, rengârenktir, bu rengârenkliÄŸi ile de barışıktır. 

On bin yıldır insanlara ev sahipliÄŸi yapan bu coÄŸrafyanın, bugün de tüm Türkiye’den eczacılara ev sahipliÄŸi yaptığını eczacılık tarihi yazacaktır. Hepinize iyi ve verimli bir toplantı diliyorum.’

Daha sonra bir konuÅŸma yapan Malatya BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Ahmet Çakır, eczacıların toplumda çok önemli kiÅŸiler olduÄŸunu belirterek, ‘Ecazcı hastaları terapi ediyor, sadece ilaç vermiyor. Bunun farkındayız. Emekleriniz için teÅŸekkür ediyoruz. SaÄŸlıkta bir dönüÅŸüm yaÅŸandı. Bizler de bir araÅŸtırma yaptık, en fazla memnuniyetin saÄŸlık alanında olduÄŸunu tespit ettik. Ancak elbette bazı eksiklikler vardır, olacaktır. Ä°ÅŸte bu toplantılarda bu çözüm önerilerinin tartışılıyor olması son derece önemlidir. Bu anlamda da hepinizi tebrik ediyor, baÅŸarılı bir toplantı geçirmenizi temenni ediyorum’ dedi.

Daha sonra söz alan AKP Malatya Milletvekili ve MKYK Üyesi Ecz. Öznur Çalık, eczacılara seslenerek ‘ÅŸehrimize hoÅŸgeldiniz’ dedi. Çalık, siyasetçi olmasından öte bir eczacı olmasının bu ortamda kendisini çok onurlandırdığını belirterek, ‘Herkesin, ne derdi olursa olursa önce eczaneye gelir. DertleÅŸir, fikir alır. Dolayısıyla sıkıntılarınız daha da artıyor. Ben bir eczacı olarak, her türlü sıkıntınızda yanınızdayım. Elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız. Sorunların çok farkındayız ve ben gerek baÅŸbakanımzıla gerekse saÄŸlık bakanımızla bunları sürekli paylaşıyorum. SaÄŸlıkta dönüÅŸümle birlikte, ssk, baÄŸ-kur, yeÅŸil kart ve emekli sandığı reçetelerinin serbest eczanelere açılması elbette bir rüyanın gerçekleÅŸmesi. Bununla birlikte iÅŸ yükü ve sorunlarınızın arttığını da biliyorum. Benim eczanem hala çalışıyor. Sorunların hepsini ben de yaşıyorum. Bunları aÅŸmak için TEB baÅŸkanımız ve yönetim kurulumuzla çalışmalarımıza sürekli olarak devam ediyoruz. ÖrneÄŸin sayın bakanımız Faruk Çelik ile birlikte yaptığımız zorlu bir toplantı sürecinden sonra kazanılan reçete başına ücret bir kapı açmıştır. Bu anlamda çok önemsiyorum. SaÄŸlık Bakanımızla bu sabah konuÅŸtum, selamlarını iletti. Her sorununuzda daima yanınızda olduÄŸunu iletti. Ben de bir kardeÅŸiniz olarak her zaman yanınızdayım. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum’ dedi.

PANEL

Açılış konuÅŸmalarının ardından ‘Türk Eczacıları BirliÄŸi Eczacılık Akademisi Sürekli EÄŸitim Programlarının DeÄŸerlendirilmesi, Önemi ve GeleceÄŸi’ isimli panele geçildi.

TEB Denetleme Kurulu BaÅŸkanı Ecz. Sertaç Özmen’in moderatörlüÄŸünü yaptığı panelde ilk olarak sunum yapan Hacettepe Üniversitesi EÄŸitim Fakültesi Bilgisayar ve ÖÄŸretim Teknolojileri EÄŸitimi Bölümü’nden Prof. Dr. Buket Akkoyunlu, bilginin neden önemli olduÄŸunu belirten bir konuÅŸma yaptı. Akkoyunlu sunumunda, bilgiyi üreten ve kullananların geliÅŸmiÅŸ ülkeler olduÄŸunu, bilgi ile tüm süreçlerin, iÅŸ yapılarının, kiÅŸisel özelliklerin deÄŸiÅŸtiÄŸini, yaÅŸam boyu öÄŸrenme kavramının hayatımıza girdiÄŸini söyledi.


Daha sonra konuÅŸma yapan TEB Eczacılık Akademisi BaÅŸkanı Prof. Dr. Ahmet BaÅŸaran, Eczacılık Akademisi’nin kuruluÅŸundan bugüne kadar yaptıkları çalışmaları anlattı. BaÅŸaran, Akademi kadrosu ve bu kadronun nasıl oluÅŸturulduÄŸundan, eÄŸitim programlarının nasıl belirlendiÄŸi konusuna kadar detaylı bir sunum yaptı.

Son olarak TEB Eczacılık Akademisi Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tayfun Uzbay bir sunum yaptı. Uzbay, EÄŸitimci Gözüyle Meslek Ä°çi EÄŸitim baÅŸlıklı sunumunda, eczacının ilaç ile doÄŸrudan, ilacın ise insan saÄŸlığı için olmazsa olmaz bir ürün olduÄŸunu belirtti. Uzbay, ‘Eczacı halkın en yetkili ve bilgili saÄŸlık danışmanıdır. Bu nedenle kendini sürekli geliÅŸtirmek, bilgilerini güncellemek zorundadır’ dedi.

Panelin ardından, TEB Genel Sekreteri Uzm. Ecz. Harun Kızılay TEB Merkez Heyeti Çalışma Raporu’nu sundu.

Daha sonra, TEB Saymanı Ecz. Ä°smail BaÅŸdil Mali Raporu, TEB Denetleme Kurulu BaÅŸkanı Ecz. Sertaç Özmen ise, Denetleme Kurulu Raporu’nu sundu.

Sunumların ardından 39. Dönem Merkez Heyeti 1. Bölgelerarası Toplantısı’nın ilk günü sona erdi.